Yazarlar

Hayatımın En Önemli ve Değerli Çalışmalarından Brini Gördük

Vahid Mustafayev: "Hayatımın en önemli ve değerli çalışmalarından birini gördük" Sevgili çocuklar, bu haftadan ANS dünyada en yaygın ve tanınmış çocuklar projesi olan "Barni ve Arkadaşları" teleprogramını yayımlayacag. Dünyanın her yerinde - ABD, Kanada, Meksika, Fransa, İrlanda, İtalya, Malezya, İspanya, İngiltere, Japonya, Filipinler, Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda, İsrail, Güney Kore'de sergilenen Barni nihayet Türkçe konuşacak. "Barni ve Arkadaşları" İngilizce dilinden sadece çeviri değil. Gazeteci, senarist ve yönetmen olarak bilinen Vahid Mustafayev bu projeye milli üslup verip, "Barni ve Arkadaşları" nın okuduğu tüm şarkıları Vahid Mustafayev yeniden ve tabii ki ana dilimizde yazdı. ANS PRESS "Barni ve dosları" telelayihesinin dilimize çevrilerek azerbaycanlılaşdırılması ideyasının yazarı Vahid Mustafayevden aldığı röportajı sunuyoruz: - "Barni ve Arkadaşları" yı nihayet, Azerbaycanlı çocuklar kendi ana dillerinde izleyebilecekler. Tek öğretmen, bu Azerbaycanlı çocuklar için mükemmel bir hediye. Lütfen proje hakkında biraz bilgi vermek ... - "Barni ve Arkadaşları" - bu 2013-14 yıllarında çalıştığım en güzel ve önemli bir proje. İnanıyorum ki, hayatımın en önemli ve en değerli çalışmalarından birini gördük. Bu çocuk şovunun faydasını sadalamagla kurtarmaz. Gerçek bir şekilde okul öncesi, 2-7 yaş arası çocuklar için televizyon modelini açıklar ve işleniyor. Filmin yeni şoularını tercüme ederken, yahut, şiir ve şarkılarını yazarken, ben yeni yeni terbiye metodikalariyla tanış olurdum. Tanış olurdum ve anlıyordum: bizim bağımsız milli devletimiz olsa da, ulusal çocuk terbiye edebilecek metodikamız yoktur. Üstelik sovetden kalma NKKrupskaya, AVLunaçarskiy ve ASMakarenkonun mirası olan okul öncesi çocukların terbiye metodikaları da tam dağılıp. Ne yazık ki, çocuk bakım olan bu kayıpları bizim toplum artık yeni neslin davranışında, günlük hayatımızda, çocuklarımızın hiçbir ideolojik tabanı olmayan (ANS-in vatanseverlik propagandasını dikkate almazsak) terbiye metodikasına hissediyor, çirkin ve acımasız, hiç bir ulusal değere arkalanmayan "Nickelodeon "ile zehirlenmesinin tanık olur. Diyebilirsiniz ki, "Nickelodeon" da "Barni ve Arkadaşları" gibi gelişmiş batının ürünüdür. Tamamen doğrudur, ama bu ürünlerin seyircileri mutlak şekilde 10-12 yaş üstü olan uşaglardı. Ve zaten okul öncesi çocukların terbiye modelini tam olarak benimsemiş balalardı. Bu yaştaki çocukların bile ürünlere bakıp, oradaki iyiyi kötüden ayırmak için bilgi ve psikolojik hazırlıkları yeterli kadardı! "Vur", "tut", "dart", "darbe", "öldür", "sindir", "dağıt", "bağır" gibi yöntemler herhangi bir özel eğitim ve öğretim almamış çocuklar, onun psikikası için bir tür zeherdi. Çabuk yayılan ve yeni oluşan değer sistemini yıkan zehir! Doğru eğitim, uygulanan okula kadar çocuk terbiyesi tekniği sayılan "Barni ve Arkadaşları" modeli ise balalarımız için sadece psikolojik olarak değil, aynı zamanda çocuklar psikikası, gelişme anotomiyası ve fizyolojisi, pediatri, hijyen, lingvistika, etik, estetik ve diğer bilimsel alanlara dayalı önemli araçtır. Bu projede vatanseverlik de tebliğ olunurmu? - Elbette, bu ANS-in layihesidirse, burada mutlaka çocukların vatansever olarak gelişmesine büyük yer ayrılır ve ayrılacak. Çocuk en küçük yaşından kendi kimlikleri oluşturur. Okul öncesi uşağln terbiyesinde, ana, baba, bacı, kardeş, büyükanne, baba Vatan, toprak, kültür, mentalitet, görgü, gelenek, din vb. gibi faktörler anne sütü ile genetik ve bilinçli şekilde yerini bulmalıdır. Örneğin, Azerbaycan bir Avrupa ülkesidir. Burada antropolojik açıdan aynı ırka, tipe uygun olan adamlar yaşıyor. Çocuklarımız ise farklılık tekniği üzerinde ancak kızla oğlanı seçmek için terbiye alırlar. Fakat bizim yavrular Afrikalı, siyah veya Asyalı, badem gözlü ve diğer ırk, antropoloji farka sahip yaşıtları ile neredeyse görüşmürler. Ama bugün, küreselleşme döneminde, Azerbaycan'ın gittikçe dünyaya bağımsız bir ülke olarak entegre ettiği bir zamandfa çocuklarımız küçük yaşta farklı cilt rengi, sıfat yapısına ait insanları tanımalı ve onlarla çekinmeden iletişim kurmayı bacarmalıdırlar. Barninin bu alandaki tekniği mükemmel. Çocuklara 2 yaşından cinsel, ırksal ve antropolojik açıdan farklı yaşıtları ile oynamak aşılanır. Elbette onları bilinçli bir şekilde kabul edip, bu çocuklara dayanıklı olurlar. Diğer bir örnek, Sovyet döneminde uygulanan çocuk terbiyesi tekniği bizi toplumun bir parçası olmak, çocukluktan başkalarından seçilmemek ruhunda terbiye ediyordu. Bu gibi atasözleri çocukları aynı metodikaya destek olarak terbiyelendırırdi: "babadan öne geçmek olmaz", "su kiçiyindi, yol büyüğün", "veya" - eto poslednyaya Bukva alfavita "(" ben alfabenin son herfiyem "rus. Çeviri - Yazar) vs. . Sonuç olarak herkes unifikasiya olunur, birbirinin eşine dönüşüyordu. Böyle olunca sorumsuzluk hakim, gri ve siyah renkler çoğunlukta ediyordu. Öne çıkanlar vurulur - "sen meğer herkesten çok biliyorsun?", "Otur, yerini bil", "senin numaran altıdır, çağırsalar gelirsin" gibi ifadelerle çocuğun individuallığını-ferdiliyini kırıp, onu gelecekte simasız bir varlık gibi terbiye ediyorlardı. Belki genel Sovyet ülkesinde, insanların beraber yaşamasını sağlamak ve kolektif emeğin zaferine ulaşmak için bu gerekiyordu. Ama aynı yöntem ve metotlar bugün bağımsız ve dünya çapında özelliği ile ferglenmek isteyen Azerbaycan'a özgü olamaz. "Barni ve Arkadaşları" çocukları bireysel olmaya çağırır - "yeganesen, farklısın" diyor, "dünya bile güzeldir, çünkü sen orada varsın" diyor. Bu zaman çocuk kendi gücüne inanmaya başlar. - "Anlatamadım", "Kukla" ve belki de daha bir iki ezgiyi dikkate almazsak, bestekarlarımız çocuk müzikleri yazmırlar. "Barni ve Arkadaşları" nda seslenen müzikler ise bu sessizliği bozuyor. Bu proje güzel müzik ve ibratamiz, eğitici çocuk şerlerile zengindir. Nasıl düşünüyorsunuz, bu şarkılar, çocukların dilinin ezberine dönüşebilir mi? - Çok önemli ve güncel bir konudur. Isimlerini çektiğiniz şarkıların yazarlarına derin şükranlarımı sunmak istiyorum. Allah "Anlatamadım" şarkısının bestecisi gember Hüseynliye ve şair Tevfik Mütellibova rahmet etsin ve "Sporu seviyoruz biz", "Kuklam hasta" ve onlara diğer çocuk şarkılarının bestecisi Oktay Zülfügarova uzun ömür versin. Onlar çocuklar müziğini estradaya, ya da para kazanmanın kolay olduğu diğer alanlara deyişmeyibler, ciddi faaliyetle meşgul olmuşlar. Şairlerimiz Abdullah Saik, Yusuf Hesenbey, Hikmet Ziya, Teymur Elçin ve başkaları hayatlarını çocuk terbiyesinin önemli bir parçası olan kültürel, öğretim ve müzik gelişimi modellerinin oluşturulmasına adanmış ettiler. Şiir ve şarkı çocuk tarafından gavranılmag için çok kolay, aynı zamanda inanılmaz eğitici effekte sahiptir. Örneğin, annem bana defalarca diyordu ki, "yemek yeyende dirsekleri vücuda sıkmak gerekir", "dirsekleri masanın üstüne kaldırmak olmaz". Ama ben buna çok zaman riayet etmiyordum. Her ne kadar belirli çeşit sistem yaranırdı. Fakat Oktay hocanın "Sporu seviyoruz biz" şarkısı benim her an dilimde idi. Spor yapmayı olurken canımın çelikten olacağına inanıyordum, bu yüzden buna emel ediyordum. Bu şarkılar, okul yaştaki çocuğun terbiyesinde bilgilendirici baza, meneviyyet, ulusal değerler ve metodikanı oluşturmaya gerçek destektir. Ne yazık ki, bugün bu alanda çalışan yoktur. Bu önemli iş maddi telebata arkalanmadığından gündemde değil. Diyebilirsiniz ki, bes yukarıda isimlerini sadaladığınız besteci ve şairler artık gereken çocuk şarkılarını yazıp besteleyibler. Yenileri daha neye ihtiyacınız var? Gerekir! Çünkü, balalarımızı kapsayan dünya sürekli değişiyor, renkler, sesler, teknoloji değişiyor. Yukarıda vurğuladığım gibi gelişmiş 21. yüzyıl artık küreselleşme dönemini yaşıyor ve Azerbaycan bunun dışında kalamaz. Entegre esridir. Bakın, 20. yüzyıldan beri dünyada ne kadar müzik türleri ortaya çıktı. Caz, rock, disko, "ritm and blues", kaus, trans, tekno vb. Bunları bugünkü çocuklar duyarlar ve bugünkü yaşam tarzından ve mevcut hızdan kaynaklanan bu satırlar ona daha doğal ve modern sayılır. Aynı zamanda bu müzikler gelişen çocuklar psikikasına yeni çalarlar ve tanımadığı kültürlerin renklerini ve seslerini tanıtıyor. Sonuçta çocuk beyninde sentez için daha çok ve uygun taban oluşur. O, mevcut varlığı daha kolay algılar ve bağımsız kararlar verme imkanı kazanıyor. -genellikle "Barni ve Arkadaşları" her babanın bir çeşit itibar edebileceği bir hemşire gibidir. En önemlisi ise, bu filmde hiçbir siyaset tebliğ edilmez. Hiç kimse teriflenmir, hiç kimse pislenmir. - Hayır bu böyle değildir. Bu şovlarda çok büyük siyaset var. Hayatı ve onun çalarlarını kolay bir şekilde kavramak politikası. Burada ekonomi de - her şeyin değerini bilmek ve karşında koyduğun amaca ulaşmak kültürü. Bu çocuk yayınlarında balalarımız hatta renkleri birbirine katarak yeni renklerin oluşumunu öğrenir. Hâlâ bundan büyük siyaset olabilir? Balalarımız akıllı, kamallı, bağımsız düşünceli, cesur, yurtsever olmayı öğrenir! -2014 Yılında "Barni ve Arkadaşları" nın birkaç bölümünün gösterisi içindir? Genel olarak bu proje devam edecek mi? - Elbette ki devam edecek. 400'den fazla serisi olan ve daima çocuklara edep ve terbiye öğreten Barninin tarihi eskidir. Bu çocuklar verilişinden çoklu ünlüler çıktı. Örneğin, bugün bütün gençlerin sevgilisi olan pop yıldızı Selena gomez bu filmde oynadı. O zaman, 2002 yılında Selena'nın toplam 10 yaşındaydı. O, "Barni ve Arkadaşları" dizisinde Cemile rolündeydi ve çok şarkılar ifa etti. Neredeyse, mesleki mügenni kariyeri ele bu yayında başladı! - Birim öğretmen, fırsattan yararlanıp daha bir soru sormak de isterim: -Buyurun ... -Sonuncu Işiniz olan "Hoca" filmi dünyanın birçok şehirde büyük başarı kazandı. Senarist ve yönetmen olarak yeniden sinema alanında aktivitenizi sürdürmeyi düşünüyor musunuz? - Evet. "Hoca" filmi bu yıl daha fazla ülkede yayımlanacak. "Hoca" tüm dünyaya daha kolay anlaşılabilir şekilde - kurgu film gibi Azerbaycan'ın geçen yüzyılın 90'lı yıllarında bağımsızlığı uğruna savaşırken karşısına çıkan müşküllerden - bahsediyor: siyasi, ekonomik, sosyal, manevi krizle birlikte dış ülkeler tarafından işgal ve etnik temizlik politikası, Azerbaycan'ı siyasi haritadan silmek cehdlerinedek en çeşitli konuları kapsamaktadır. Peki sonunda ne oldu? Azerbaycan tüm bu müşküllerden alnıaçıg çıktı! Evet kayıplar oldu. Ama bu kayıplar olmasaydı biz çok şeyden habersiz olurduk. Örneğin, toprak kaybı Azerbaycan'a onun düşmanlarını ve dostlarını bütün çıplaklığı ile tanıttı, şehitlerimiz ise - halkımızın gayretiyle ve mübarizliyini hem kendi kanları pahasına, hem de düşman kanını akıtarak gösterdi! Azerbaycan bağımsızdır - biz bu yüzden vuruşmuşug ve savaş hala gurtarmayıb, devam ediyor. Siyasi arenaya yeni oyuncular geliyor ve onlar da Azerbaycan'ın varı, serveti ve devletine göz dikiyor! "Hoca" filmi onlara bir çeşit uyarıdır! Azerbaycan'ın, vatan uğruna mücadelesi sadece ordunun işi görevi değil, sabah çocuk, kadın, ihtiyar herkes bu savaşa kalkacak, vatanı koruyacak!